Uğurkan Erez ile Sohbet !!
Sanat Yönetmeni veKarograf Fatih Ömercikoğlu Özel Haberi ve Uğurkan Erez ile Sohbeti
Moda dünyasına ilk adım attığınız o gençlik yıllarına dönsek… O dönemde sizi en çok etkileyen şey neydi?
Gençlik yıllarımda beni en çok etkileyen şey, modanın sadece kıyafet değil; bir duruş, bir ifade biçimi olmasıydı. O dönemde defilelere gittiğimde ya da dergileri karıştırdığımda gördüğüm o ışık, o enerji beni büyülerdi. Sahnenin arkasındaki telaş, modellerin yürüyüşündeki zarafet, kostümlerin hikâyesi… Hepsi bir araya gelince bambaşka bir dünya çıkardı ortaya. Sanırım beni içine çeken, bu dünyanın hem sanat hem de insan hikâyeleri barındırması oldu. O günlerde içimden Ben de bu hikâyenin bir parçası olmalıyım’ dedim ve o yolculuk hâlâ devam ediyor.
————
Koreografi ve sanat yönetmenliği gibi disiplin gerektiren çalışmalarda, estetik anlayışınızı nasıl şekillendiriyorsunuz?
Benim için estetik anlayış, sadece göze hitap eden bir düzen değil; aynı zamanda duyguyu, enerjiyi ve disiplini doğru yansıtabilmek demektir. Koreografi ve sanat yönetmenliği gibi disiplin gerektiren çalışmalarda önce bir bütünlük ararım. Müziğin ritmi, sahnenin atmosferi, kostümlerin dili ve bedenin hareketi birbirini tamamlamalıdır. Bu süreçte disiplin ve yaratıcılık birlikte ilerler; disiplin bana çerçeveyi sunarken, estetik anlayışım o çerçeveyi duygular ve özgünlükle doldurur. Renkler, ışık, müzik, tempo, vücut dili… Hepsi bir bütün. Bu yüzden bir defile ya da sahne çalışması yaparken, önce gözlerimi kapatıp hayal ederim. Mankenin yürüyüşü, fondaki müzikle nasıl birleşiyor? Kumaşın dokusu ışıkta nasıl dans ediyor?
En önemlisi de, izleyiciye sadece görsel bir şölen değil, aynı zamanda kalplerine dokunan bir hikâye sunabilmektir.
-----
Türkiye’de defile kavramının en güçlü temsilcilerinden biri olarak, son dönemde moda şovlarında neleri eksik buluyorsunuz?
Açıkçası son dönemdeki bazı defilelerde en çok eksikliğini hissettiğim şey, ‘hikâye anlatımı’. Moda sadece elbiseyi göstermek değildir; seyirciyi bir yolculuğa çıkarmak, onlara bir duygu bırakmak gerekir. Eskiden defilelerin bir ruhu, bir teması, bir dramaturjisi vardı. Şimdi ise bazen her şey çok hızlı tüketiliyor; sahne düzeninden müzik seçimine, ışık oyunlarından koreografiye kadar bütünün uyumu eskisi kadar özenli olmayabiliyor. Ben hâlâ inanıyorum ki, moda şovunun seyirciyi büyülemesi, sadece gözünü değil, ruhunu da doyurması gerekir. O zaman işte o defile yıllar geçse de unutulmaz olur.
———-
Sanat ve modayı bir araya getiren özel projelerinizden bahseder misiniz? Bu iki alan sizin dünyanızda nasıl birleşiyor?
Sanat ve moda benim dünyamda hiçbir zaman ayrı olmadı, hep iç içe geçti. Çünkü moda, bana göre, başlı başına bir sanat dalıdır. Yaptığım özel projelerde de bu iki alanın birleşmesini çok önemsiyorum. Örneğin, bir defileyi sadece kıyafetlerin sergilendiği bir etkinlik olarak değil; müzik, dans, dekor, ışık ve hatta bazen tiyatral öğelerle zenginleştirilmiş bir sahne performansı olarak tasarlıyorum.
Bir keresinde, resim sergisiyle defileyi birleştiren bir proje yapmıştık; modeller tabloların önünden yürürken, kostümler de o eserlerden ilham alınarak hazırlanmıştı. Seyirci hem bir sergi gezmiş oldu hem de bir moda şovu izlemiş… İşte o an, sanatla modanın ne kadar güçlü bir sinerji yarattığını bir kez daha gördüm. Benim için ikisi, aynı ruhun farklı dillerdeki anlatımı.
————
Moda endüstrisinde yeni jenerasyon koreograflar ve sanat yönetmenleri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Sende bunlardan birisin ve yanımda yetiştiğin için koreografi biliyorsun ,disiplinli ve hakimsin bu çok önemli..Yeni jenerasyon koreograflar ve sanat yönetmenleri çok yetenekli, yaratıcı fikirlerle geliyorlar. Teknolojiyi iyi kullanıyorlar, dünyayı takip ediyorlar, sosyal medyayı da işin içine katarak farklı konseptler üretiyorlar. Bu çok değerli. Ama şunu da söylemem gerekir ki; sadece yaratıcılık yetmez, sahne disiplini ve ekip yönetimi bu işin temel taşlarıdır. Eskiden biz her şeyi en ince ayrıntısına kadar prova eder, defile günü herkesin nefes alışını bile planlardık. Bugün bazen bu titizlik eksik kalabiliyor. Yine de içlerinden çok başarılı olacak, dünya çapında ses getirecek isimler çıkacağına inanıyorum. Onlara hep söylediğim şey şudur: ‘Hayal gücünüz uçsuz bucaksız olsun ama sahne disiplininizi asla kaybetmeyin.
———-
Türk modasının globalde daha çok görünür olması için neler yapılmalı sizce?
Türk modasının globalde daha görünür olması gerçekten çok önemli.Son yıllarda pek çok Türk modacı dünyada kendine sağlam bir yer edindi ve büyük başarılara imza attı. Bence bundan sonrası için yapılması gereken, bu başarıları sürdürülebilir kılmak ve yeni nesle ilham vermek. Türk tasarımcılar köklerinden ilham alırken, evrensel bir estetik dil de yaratmalı. Uluslararası platformlarda aktif olmak, moda haftalarına katılmak, dijital mecraları etkin kullanmak ve iş birliklerine açık olmak çok değerli. Böylece Türk modası sadece başarılı olmakla kalmaz, aynı zamanda dünya çapında tanınan ve takip edilen bir güç haline gelir diye düşünüyorum.
————-
Sizin için bir koreografi sadece yürüyüşten mi ibaret, yoksa içinde bir hikâye mi taşımalı?
Kesinlikle sadece yürüyüşten ibaret değil. Benim için bir koreografi, sahnede bir hikâye anlatabilmeli. Defileler sadece kıyafetleri sergilemek değildir; izleyiciyi bir yolculuğa çıkarmak, onlara bir duygu hissettirmek gerekir. Işık, müzik, hareket ve duruş… Hepsi bir araya geldiğinde o koreografi yaşar ve seyirciyi etkiler. Eğer bir defile sadece adım atmaktan ibaret kalırsa, bence eksik olur; çünkü moda sahnesi, anlatılması gereken bir hikâyenin tuvali gibidir diye düşünürüm.
————-
Moda programlarında jüri üyesi olduğunuz dönem, halkın modaya bakış açısını nasıl etkiledi sizce?
Moda programlarında jüri üyesi olmak benim için çok değerli bir deneyimdi. Halkın modaya bakış açısını doğrudan etkileme fırsatım oldu. Çünkü programlar, izleyiciye sadece kıyafetleri göstermekle kalmıyor; tarz, estetik anlayışı ve özgünlük gibi kavramları da anlatıyor. İnsanlar, programları izlerken ‘Moda sadece ünlüler için değil, herkesin kendi tarzını keşfetmesiyle ilgili’ mesajını alıyor. Bu süreç bana şunu gösterdi: Eğitim ve doğru yönlendirme ile halkın moda algısı gerçekten değişebiliyor; insanlar daha bilinçli seçimler yapıyor, kendilerini ifade etme cesareti kazanıyor.
----
Geçmişten günümüze televizyon dünyası çok değişti. Siz bu dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Televizyon dünyası gerçekten çok değişti. Eskiden programlar daha uzun soluklu, hazırlığı titizlikle yapılan ve izleyiciye ‘bir deneyim yaşatan’ içeriklerdi. Bugün dijitalleşmenin etkisiyle tempo çok hızlandı, formatlar kısaldı, etkileşim anlık oldu. Bu, bazı açılardan olumlu; çünkü içerik üreticileri daha yaratıcı olabiliyor, izleyiciye doğrudan ulaşabiliyor. Ama aynı zamanda derinlik ve disiplin kaybı da olabiliyor. Benim için önemli olan, değişen ortamda bile samimiyeti ve kaliteyi koruyabilmek. Televizyon da dijital dünya da bir sahne; fark sadece perdenin büyüklüğü ve izleyiciye ulaşma şekli.
————-
YouTube’da yaptığınız programla bambaşka bir izleyici kitlesine ulaştınız. Bu dijital dönüşüm sizin üretiminizi nasıl etkiledi?
En çok ilgi çeken konular hangileri oldu? Sizce bu neyi gösteriyor?
Konuklarınızla kurduğunuz samimi iletişim çok beğeniliyor. Bu doğallık, sizin medya yaklaşımınızda nasıl bir yer tutuyor?
YouTube, benim için çok farklı bir deneyim oldu. Televizyon ve defile sahnelerinde yıllarca çalıştım ama dijital dünya bambaşka bir dinamizm istiyor. Burada izleyici daha yakın, daha samimi; anında geri bildirim alıyorsunuz. Bu da benim üretimimi canlı tutuyor. Programda moda konuşuyoruz ama aynı zamanda hayatın içinden hikâyeler, gençlere ilham verecek sohbetler de yapıyoruz. Böylece sadece podyuma değil, insanların günlük yaşamına da dokunma fırsatı buluyorum. Ayrıca dijitalde yaratıcılığın sınırı yok; formatı istediğiniz gibi değiştirebiliyor, izleyiciyle birebir etkileşim kurabiliyorsunuz. Açıkçası, bu bana yeni bir sahne açtı ve ben de bu sahnede olmaktan çok keyif alıyorum.
En çok ilgi çeken hayata dair sohbetler oluyor.Kim konuk olursa olsun, ben sadece mesleklerini değil, yaşam yolculuklarını, hayata bakışlarını da merak edip soruyorum. Çünkü izleyici de sadece kariyer hikâyesini değil, o insanın hayata dair duruşunu, yaşadığı dönüm noktalarını öğrenmek istiyor. Bu da bana şunu gösteriyor: İnsanlar artık sadece izlemek değil, bağ kurmak, kendilerinden bir parça bulmak istiyor. Samimi, içten ve gerçek hikâyeler her zaman en çok ilgiyi çekiyor.
Benim için en önemli şey, izleyiciye ve konuklara karşı samimi olmak.Programlarımda da bunu ön plana çıkarıyorum; çünkü ekran başındaki izleyicilerimiz sadece bilgi almak değil,o güzel duyguyu hissetmek istiyor. Doğallık, benim medya yaklaşımımın temel taşlarından biri. Konukla rahat bir ortam yaratmak, onların gerçek hikâyelerini dinlemek ve izleyiciye aktarmak, programı daha sıcak ve etkileyici kılıyor. Bence insanlar yapaylıktan hemen hissediyor ve samimiyet her zaman en çok değer gören unsur oluyor.
————
Genç yetenekleri hep desteklediniz, çok büyük isimler yetiştirdiniz.Ve en önemlisi çalışma kararı verdiğinizde nelere dikkat ediyordunuz ?
Sizi ekran başında izleyen gençlere moda ya da sanat alanında ilerlemek isteyenler için en büyük tavsiyeniz nedir?
Genç yetenekleri desteklemek benim için sadece mesleki bir görev değil, hayatımın en keyifli taraflarından biri. Birini ilk gördüğümde sadece fiziksel özelliklerine bakmam; disiplinine, öğrenme isteğine, sahnedeki enerjisine ve ekip ruhuna uyumuna dikkat ederim. Çünkü bu işte yetenek kadar karakter de önemlidir. Podyumda yürümek ya da sahneye çıkmak teknik olarak öğrenilir ama çalışma disiplini, saygı ve azim doğrudan kişinin içinden gelir. Benim için en değerlisi, ‘Ben bu işi sadece şöhret için değil, gerçekten sevdiğim için yapıyorum’ diyen bir ışık görmektir. O ışığı gördüğümde, o genç hangi noktada olursa olsun, ona elimden gelen tüm desteği veririm.
Gençlere en büyük tavsiyem, önce tutkularını keşfetmeleri ve bu alanda disiplinle çalışmalarıdır. Moda ve sanat sadece yetenekle ilerlemez; sabır, azim ve sürekli öğrenme çok önemlidir. Bir diğer kritik nokta, kendinizi sürekli geliştirmek ve yeniliklere açık olmaktır. Ayrıca, işin sadece parıltılı tarafına odaklanmak yerine, sahne arkası emeği, detayları ve ekip çalışmasını da anlamaları gerekir. Eğer tutkularını ve disiplinlerini birleştirirlerse, yolları her zaman açık olur ve başarı kaçınılmazdır.
-------
Haber Portallarımız ve sohbet köşemiz hakkında neler söylemek istersin?
Haber Portallarınız ve sohbet köşeniz, gerçekten büyük bir zevkle okuduğum bir dergi ve köşe. Senin de içinde olman, bu değerli platformu daha da özel kılıyor oğlum..Röportajlardan ve paylaşılan hikâyelerden okuyucuların keyif alacağını düşünüyorum; hem moda ve sanat dünyasına dair bilgiler edinecekler hem de samimi, ilham verici sohbetlerle buluşacaklar. Tüm okuyucuları sevgiyle kucaklıyorum ve her birine bu güzel içeriklerle dolu yolculukta keyifli anlar diliyorum.